Kas iskelet sistemi ve romatolojik problemlerin tanısında günümüz çağdaş tıbbının bir gereği olarak ultrason, çağdaş tıp uzmanları tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
Halen kas ve iskelet sistemini ilgilendiren rahatsızlıkların tanısında MR (Manyetik rezonans görüntüleme), şüphesiz en etkili tanı koyma yöntemidir. Fakat MR ‘ın bazı kısıtlılıklarından dolayı her hasta bundan faydalanamamaktadır. Özellikle kapalı alan fobisi olan kişiler, vücudunda metal parça olanlar, kalp pili kullanan hastalar MR’a girememektedirler. Az da olsa MR ile bazı patolojiler gözden kaçabilmektedir. Maliyet açısından MR ‘ın biraz pahalı olması, heryerde bulunmaması, sonuçlarının hemen alınamaması gibi nedenlerden dolayı, özellikle kas iskelet sistemi hastalıklarının tanısında ultrasonografinin önemi giderek artmaktadır.
Ultrasonun Avantajları nelerdir?
- Ultrasonografinin en büyük avantajı, hastanın poliklinikte muayenesi sırasında tanı konulabilmesidir. ‘Tek basamakta tedavi’ diye adlandırılan bu yöntem de hasta, ilk defa girdiği doktor muayenesinden muayene , teşhis ve tedavisini olup çıkabilmektedir. Tedavisini de diyoruz çünkü, ultrason sayesinde hastalığı teşhis ettikten sonra, aynı anda yine ultrason eşliğinde iğne tedavisini de yapabilmekteyiz.
- Ultrason ile dinamik görüntüleme; Ultrasonografinin MR’ dan üstün olan en önemli avantajlarından biri de dinamik görüntülemeye izin vermesidir. Örneğin omuz ultrasonu yaparken kolun farklı pozisyonlarından farklı görüntüler elde edebilmekteyiz. Görüntülemenin klinisyen doktor tarafından canlı olarak yapılması önemli bir avantajdır.
- Ultrason iltihabı daha iyi gösterir. Renkli doppler özelliği sayesinde, eklem ve yumuşak dokudaki iltihap ultrason ile çok iyi bir şekilde ayırt edilebilmektedir. Kan tahlillerinin normal olabildiği eklem romatizmalarının başlangıç döneminde, ultrason ile eklem iltihabını görebilir ve erkenden teşhis edebiliriz.
- Ultrason radyasyon içermez. Röntgen çekiminin radyasyondan dolayı riskli olduğu hastalarda ( örneğin gebelerde ) ultrason eklem ve kas ağrılarını teşhis etmede oldukça faydalıdır.
- Ultrason, girişimsel tedavilerde rehber özelliği taşır. Ultrason ile yapılan omurga, eklem ve sinir enjeksiyonları çok daha başarılı ve güvenlidir. Ekrandan görerek enjeksiyon yapmak her zaman daha avantajlıdır.
Ultrasonun dezavantajları nelerdir?
- Ultrasonun en önemli olumsuz yanı çok fazla tecrübe gerektirmesidir. Cihazı kullanmayı 1 saat gibi kısa bir sürede öğrensek de tecrübeli hale gelmek bir ömür sürmektedir. ‘’ Ultrason, satranç gibidir. Öğrenmesi 1 saat, geliştirmesi bir ömür sürer ‘’ ( Dr. Ahmet Sümen ).
- Ultrason kemiğin içini göstermez. Kemik dokunun yüzeyi hakkında ultrason dan faydalanabiliriz. Örneğin, kemik büyümeleri, kemik kırıkları, kırık sonrası kaynama durumu vs. gibi. Lakin ultrason kemiğin içini göstermez. O yüzden avasküler nekroz gibi kemiğin içi ile ilgili bir sorundan şüphelenirsek ultrason yerine MR ya da BT tercih etmeliyiz.
- Omurga sorunlarının teşhis edilmesinde ultrason yetersiz kalır. Röntgen, MR ya da tomografi daha uygundur. Omurgaya yönelik girşimsel tedavilerde ultrasonun navigasyon özelliğinden faydalanmak mümkündür ( Örneğin ultrason eşliğinde kaudal epidural enjeksiyon, faset eklem enjeksiyonu gibi ).
Özetle kas ve eklem ultrasonu, çok fazla emek ve çaba gerektiren bir yöntem olup, tecrübeli ve bilgili ellerde uygulandığında hem hastanın hem de doktorun yüzünü güldüren, bilimsel ve modern bir yöntemdir.
Kliniğimizde, diğer doktorların ultrason konusunda bilgi ve becerilerini arttırmak için zaman zaman kurslar düzenlemekteyiz. Birçok araştırma ve eğitim hastanelerinde asistan ve uzman meslektaşlarımız gözlemci olarak kliniğimizi ziyaret etmektedirler.
Uzm Dr Ahmet SÜMEN
Girişimsel Fiziyatri