Fizik Tedavi, hastalıkların tedavisinde fiziksel yöntemlerin kullanılmasıdır. Bu fiziksel yöntemlerin bazıları: Elektrik, ultrason, lazer, sıcak, soğuk, iğne ve egzersizdir. Rehabilitasyon ise kelime anlamı olarak, kişinin hastalık geçirildikten sonraki eski gücüne ve eski sağlığına kavuşabilmesi için gösterilen çabaların bütününe denir. Günüzümde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, tıbbın ana branşlarından biridir. Temel ilgi alanları, ağrı, romatizmal hastalıklar, felçli hastalıklar ve sporcu sağlığıdır.
Elektriksel Tedaviler: Fiziyatride elektrik tedavisi kullanmanın en önemli amacı ağrıyı gidermektir. Ellektriğin vücuta yarattığı etkiler uzun zamandan beri iyi bilinmektedir. Ağrı kesici etkisinin yanında farklı frekans ve akımda kullanıldığında kasları güçlendirme özelliğinden de sıklıkla yaralanmaktayız.
Ultrason Tedavisi: Ultrason dalgaları tıpta görüntüleme için kullanıldığı gibi tedavi için de kullanılmaktadır. En çok fizik tedavinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Ultrason kas , kemik, tendon gibi derin dokularda ısınmaya neden olur, bu dokuların esnekliğinin ve hareket kabiliyetinin artmasını sağlar.
Lazer Tedavisi: Lazer, dokularda yenilenmeyi başlatıcı etkisi olabilen bir fiziksel ajandır. Belli dalga boyundaki ışığın dokuya belli süre nüfuz etmesiyle, uygulandığı dokuda biyolojik değişiklikler başlatır. Tıbbın birçok alanında yıllardır başarıyla uygulanmaktadır.
Sıcak-Soğuk Tedaviler: Sıcağın uygulandığı bölgede kan akımını arttırıcı, kas gevşetici ve dolayısıyla ağrı giderici etkisi vardır. Soğuk ise özellikle akut dönem doku zedelenmelerinde kullanılır. Aşırı sertleşmiş kasların çözülmesinde de etkili yöntemlerden biridir.
İltihaplı Romatizmal Hastalıkların tedavisinde öncelikle yapılması gereken iltihaplı aktif dönemin ilaç tedavisiyle baskılanmasıdır. Bu ilaçlar DMARD denilen bir grubun üyesi olan ilaçlardır ki bu ilaçların hastalığın gidişatını durdurduğu; hatta iyileştirdiği kanıtlanmıştır. Çok değil daha 20 yıl önce, bir Romatoid Artrit hastası kısa sürede sakat kalabilirken, günümüzde kullanılan çağdaş tedavi ve takip yöntemleriyle bu hastalarda artık sakatlık ve engelliliği hemen hemen hiç görmüyoruz! İltihaplı dönemde aktif olarak fizik tedavi uygulanmaması gerekir. Şiş ve ağrılı eklemlere soğuk uygulama, istirahat ve istirahat ateli yeterlidir. Aktif dönemin tedavisi başarıyla yapılırsa, daha agresif fizik tedavi uygulamalarına geçilebilir. Burada amaç, romatizmal hastalıktan dolayı deforme olan eklem ve tendonları eski haline getirmeye çalışmaktır.
Ortopedik ameliyatlardan sonra görülebilen eklem ve eklemi saran yumuşak dokularda yapışıklık, sertleşme ve eklem donması gibi sorunların tedavisinde fiziksel yöntemler çoğu zaman gerekmektedir. O kadar ki erken tedaviye başlanmaması durumunda sakatlık veya engellilik ortaya çıkabilmektedir. Modern tıpta son yıllardaki görüş, ameliyattan hemen sonra rehabilitasyonun başlaması yönündedir. Geç kalınmış hastalarda maalesef sonuç almak neredeyse imkansız hale gelmektedir.
Beyin damar tıkanıklığı ya da beyin kanaması gibi çeşitli nedenlerden dolayı felç geçiren hastaların tekrar eski hallerine dönebilmeleri için yapılan tedavilerin tümü nörolojik rehabilitasyon içinde değerlendirilir. Eski haline dönmesi umudu çok az olan hastalarda ise temel amaç, günlük yaşamda kişinin olabilecek en bağımsız hale gelmesine yardımcı olmaktır. Örnek olarak, bağımsız yürüme umudu çok az olan bir hastanın tuvalet, banyo, giyinip soyunma gibi temel günlük işlerinin tümünü kendisin yapabilmesini sağlamak rehabilitasyon ekibinin en temel görevlerinden biridir.
Futbolcularda menisküs ve ön çapraz bağ yırtıkları, tenisçilerde tenisçi dirseği, basketbolcularda sıçrayıcı diz hastalığı, halı saha amatör futbolcularında aşil tendon yaralanmaları, boksörlerde serçe parmak kırığı. Bazı sporlarda özellikle bazı organ ve dokularımızda hasar oluşur. Bunların önceden bilinmesi, yaralanma olmasını önlemede çok yardımcı olduğu gibi yaralanmadan sonraki tedavide de önemlidir.
Sporcu sağlığında en önemli faktör yapılan spora göre olası yaralanma risklerinin önceden çok iyi bilinip bu risklere göre antrenman ve egzersiz düzenlemesi yapmaktır. Yaralanma olduktan sonra ise rehabilitasyon süreci maalesef spora dönüş için genellikle beklenenden uzun ve zahmetli olmaktadır.
Romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılan ESWT, basınç dalgalarının bir cihaz yardımıyla üretilip, hasarlı vücut bölgesine uygulanmasıdır. Böbrek taşlarını kırma yönteminin romatizmal hastalıklar için uyarlanmış şeklidir.
Hastalığın tipine göre uygulanan şok dalganın sayısı ve gücü ayarlanır. Ortalama 3-5 seans yeterlidir. Her seans 5-10 dakika sürmektedir.
Yan etkileri yok denecek kadar azdır. Gebelerde, kanser varlığında, kanama bozukluğu olanlarda, enfeksiyon varlığında uygulanması sakıncalıdır. Ayrıca, akciğer , barsaklar ve büyük damarlar üzerine uygulanmaz.
Son yıllarda özellikle spocularda yaygın olarak kullanılmaya başlayan kineziobant, kas ve bağ doku rahatsızlıklarında destek tedavisi olarak yerini almıştır. İlk olarak Japonya’da 1980 yılında geliştirilen bu bantlar, bel-boyun ve sırt ağrıları gibi çok sık rastlanan sağlık sorunlarının yanında kas ve iskelet sistemindeki diğer problemler için de kullanılan bir tedavi seçeneğidir.
Sporcularda performansı arttrıdığı ve iyileşmeyi hızlandırdığı bazı araştırmalarda gösterilmiştir. Uygulandığı bölgedeki kas ve bağ dokunun geriminin düzenlemesine yardımcı olur, lenfatik damarların ve lenfatik drenajın akışını düzenler, dolayısıyla ağrıyı azaltır kas gücünün eski hale gelmesine destek olur. Özellikle omuz ve dizdeki bağ, menisküs ve tendon yaralanmalarından sonra fizik tedavi ile birlikte kullanıldığında iyileşmeye belirgin katkı sağlamaktadır. Herhangi bir ilaç içermez, çok seyrek olarak alerji yapması dışında önemli bir yan etki bildirilmemiştir. Bantlama tekniği önemli olduğundan sertifikalı hekimler tarafından uygulanması önerilmektedir.